Çalışma Hayatında Cinsiyet Ayrımcılığı

Kategori : Dost Kalemler
Oluşturma Tarihi : 05 Mayıs 2021 Çarşamba

Kadınların iş yaşamından uzaklaşmasına neden olan, terfi ve atamalarda erkeklerin gerisine itilmek zorunda bırakan cinsiyet ayrımcılığı ve basmakalıp önyargılar, aile ilişkilerinden eğitim hayatına; siyasal yaşamdan sosyal ilişkilere kadar uzanan geniş, uzun ve karanlık bir yol olmanın yanı sıra birçok alanda da sosyal davranışı olumsuz yönde etkileyen bir durumdur.

Sanayi devriminden bu yana yapılan yasalara göre, cinsiyet farkı gözetmeksizin eşit işe eşit ücret ödenmesi söz konusu olmasına rağmen yasaların maalesef yetersiz olduğu yaşanılan olaylarla gün yüzüne çıkıyor. Kadının çalışma yaşamındaki konumuna bakıldığında, genellikle emek yoğun ancak vasıfsız ve düşük ücretli işlerde çalıştıkları görülüyor.

Çalışma Hayatında Cinsiyet AyrımcılığıDaha çok negatif ayrımcılık şeklinde ortaya çıkan cinsiyet ayrımcılığı uygulamalarına genellikle kadınların maruz kaldığı ve aslında kadın – erkek arasında eşitsizliğe yol açan bu uygulamaların temelinde, toplumun sahip olduğu geleneksel değer yargılarının yattığı görülüyor.

Cinsiyet ayrımcılığı mesleklere girişlerde, ücretlerde ve terfi etme durumlarında daha sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Kadınlar için, işe alım süreçlerinde, aynı işi yapabilecekken bazı işler için sadece erkek aday aranması önemli bir engel olarak ortada duruyor. Aynı zamanda kadınların ailevi sorumluluklarından dolayı işlerine yeterince önem veremeyeceği ya da evleninceye kadar geçici olarak çalışacağı düşüncesi, iş verenin kriterlerinde vazgeçilmez hakimiyetini koruyor. Kadınlar işe alım süreçlerinde, evlenmeyi düşünüp düşünmedikleri ya da yakın zamanda çocuk sahibi olmak isteyip istemedikleri gibi soruların da yarattığı şiddetli bir ayrımcılık fırtınasından sağ çıkabilirlerse, işe alımdan sonra kasırgaya dönüşmeye başlayan bu fırtınayı alt etmek için epey uğraş vermek zorunda kalıyorlar.

Çalışma Hayatında Cinsiyet AyrımcılığıÜstelik bununla da sınırlı kalmayan cinsiyet ayrımcılığı uygulamaları girilen işte, yapılan iş aynı olsa dahi kadın ve erkeğe farklı ücret ödenmesi şeklinde devam ediyor. Kadınlar üst düzey yönetimlere gelebilmek için çok çalışsalar da yukarı çıkmalarını engelleyen, 1970’lerde ABD’de ortaya atılan tabirle, görünmez bir “cam tavana” çarpıyor. Bazı hallerde de mobbinge uğruyorlar. Dolayısıyla kadınlar mesleki eğitim ve çalışma olanaklarından erkeklere göre çok daha az yararlanmış ve çalışmaları karşılığında düşük ücret almak zorunda kalmış oluyorlar.

Asıl görevi çocuk bakımı ve ev işleri olarak görülen kadınların istihdamını arttırmak üzere çocuk teşvikini de içeren düzenlemeler, doğum izinlerini uzatacak düzeltmeler yapılması, çocuk sahibi kadınların çalışma hayatına dönebilmesi için kreş desteği verilmesi… gibi birtakım yasal düzenlemelerle, kadınların iş hayatına girmeleri ve toplumun refahı için üretim zincirindeki yerlerini almaları kolaylaştırılmalıdır.

Aynı zamanda yapılan araştırmalarda da görülüyor ki, kadının sosyoekonomik düzeyi yükseldikçe evlilik uyumu da artıyor ve çatışma eğilimi düşüyor.

Çalışma Hayatında Cinsiyet AyrımcılığıHem ev, hem iş hayatı düzene giren kadınlar da kıvrak zekaları, işbirliği yetenekleri ve algı güçleriyle üretimdeki en yüksek kaliteyi topluma ve dünyaya kazandıracaktır. Bu sebeple her alanda olması gerektiği gibi çalışma hayatında da toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalı, kadın istihdamı arttırılmalı ve eşit işe eşit ücret politikaları geliştirilmelidir.


5,0/(1)
05 Mayıs 2021 Çarşamba
Yorum (0)


Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.


Kategori'ye Ait Diğer Haberler