Plazalarda çalışan şık kadınların yanlarında taşıdığı siyah ve erkeksi çantaların onlara hiç yakışmadığını düşünen Neslihan Kılıç Hacıalioğlu, şık, renkli ve feminen laptop çantaları üretme fikrini henüz beyaz yakalı bir çalışanken cebine koydu. Neslihan Kılıç Hacıalioğlu’nun kırılım noktası annesinin yakalandığı talihsiz hastalık oldu. Bir çarşamba günü aniden bıraktığı kurumsal hayata bir daha dönmedi. Annesinin kaybı ile önce kendi kabuğuna çekildi, sonra hırslarından arınmış, dönüşmüş bir şekilde kabuğunu kırarak kendi girişim hikayesini başlattı.
Neslihan Kılıç Hacıalioğlu Ankara’da mütevazi bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası bürokrat, politikacı ve iş adamı, annesi ev hanımıydı. Bilkent Üniversitesi’nde İşletme eğitimi alan Kılıç Hacıalioğlu, hem aldığı eğitim hem de karakteri sebebiyle çok idealistti ve mezun olur olmaz İstanbul’da büyük kurumsal bir firmada iş hayatına atılmak, çok başarılı olmak ve kısa sürede yükselmek istiyordu.
Üniversiteden mezun olduğunda hedefi doğrultusunda İstanbul’da kurumsal bir firmada işe başladı. Yaklaşık 10 yıl kurumsal firmalarda bankacılık, satış-pazarlama, finans ve marka yönetimi alanlarında çalıştı.
Kurumsal hayat tecrübesi Kılıç Hacıalioğlu’na çok şey katsa da hayalini kurduğu, ilerlemek istediği dünyanın burası olmadığını anladı. Fakat ne yapacağını, bu dünyadan nasıl ayrılacağını, ayrılırsa ne yapacağını bilmiyordu. Bir tarafta hayallerine ihanet etmiş olmak istemiyordu, diğer tarafta hayallerini daha da ileriye taşıyabileceği gücü kendinde bulabilme cesareti arasında sıkışıp kalmıştı.
İş fikrinin heyecanı ve plaza dünyasının heyecansızlığı arasında kaldı
Neslihan Kılıç Hacıalioğlu’nun bir şey dikkatini çekti. Plazalarda çalışan kadınların şıklıklarına çok özen gösterdiklerini fakat özellikle ofis dışına toplantıya giderken yanlarında taşıdıkları siyah ve erkeksi laptop çantalarının onlara hiç yakışmadığını düşünüyordu. Kendisi için kadınsı bir laptop çantası çok aradı ama bulamayınca yurtdışından getirtti.
Tekstilin, modanın ve çalışan şık kadının bu kadar çok olduğu Türkiye’de, bu eksikliği görüp bunun harika bir iş fikri olacağını düşünmeye başladı. Bu şekilde iş fikrini cebine koydu fakat henüz iş modeli seviyesine getiremedi. Bu iş fikrinin heyecanı ve plaza dünyasının heyecansızlığı onu çoktan sarmaya başlamıştı ve harekete geçmek için bir kırılım noktası bekliyordu.
O kırılım noktası bir çarşamba günü, Kılıç Hacıalioğlu ofisteyken gelen bir telefonla oldu. Arayan aile doktorlarıydı, Ankara’da yalnız yaşayan annesinin rutin kontrolleri sırasında hoşuna gitmeyen belirtiler gördüğünü ve daha detaylı tetkikler yapılması gerektiğini söylüyordu. Hemen o gün, perşembe ve cuma günleri için 2gün izin alarak Ankara’ya annesinin yanına gitti ve bir daha geri dönmedi. Annesinin yakalandığı talihsiz hastalık, tedavi, ameliyat ve sonrasındaki iyileşme süreçleri, her şey tam yoluna girdi derken en başa dönmeler ve hayatını değiştiren zor bir 2 yıl yaşadı ve maalesef bu süreç sonrasında annesini kaybetti.
Blogla girişimcilik yolculuğu başladı
Yorucu, hırpalayıcı ve defalarca kez hayatı sorguladığı bu süreç sonrasında hırslarından arındı ve kabuğuna çekildi. O, insan içine girmeden ama insanlar için faydalı olabileceği bir şeyler yapmak istiyordu. Hobi olarak blog yazmaya başladı ve blog hızla e-ticaretten organik, doğal ürünler anlattığı ve sattığı bir işe dönüştü. Böylece girişimcilik yolcuğu başladı.
Organik ürünler sattığı e-ticaret sitesi belli bir dönem sonra Kılıç Hacıalioğlu’na yeterli gelmemeye başladı. Sattığı ve her şeyine kefil olduğu bir ürünün üretim sürecini kendisi yapmak istiyordu. Ve işte böylece plaza dünyasında iş fikri olarak cebine koyduğu mutlu, şık ve doğa-dostu çantalar üretme fikrinin artık iş modeline dönüşme zamanı gelmişti.
Kısa sürede yoğun ilgi gördü
Neslihan Kılıç Hacıalioğlu, 2016 yılında BloominBag’i kurdu. İlk etapta hem sermaye azlığı hem de sektörü bilmemesi sebebiyle oldukça az adet ürün üreterek işe başlamak istedi. Fakat az adetle kaliteli üretim yapmanın pek de mümkün olmadığını görünce iş birdenbire çok adetli mass bir iş şekline dönüştü. 1000 adet olan ilk koleksiyonu üretildiğinde e-ticaret sitesi haricinde satacak hiçbir noktası yoktu. Ancak lansman yaptıktan kısa bir süre sonra ürünler çok beğenildi.
Türkiye’nin birçok büyük perakende mağazasından ve online satış pazaryerlerinden talep görmeye başladı. Markanın şu an irili ufaklı birçok marka ve pazaryerinde her yıl binlerce adedi gören satış hacmi bulunuyor.
BloominBag sektörde oyun değiştirici oldu
Markanın doğuş hikayesini anlatan Kılıç Hacıalioğlu, “BloominBag, iş hayatında ve artık okulda, sosyal hayatta, hayatın her alanında aktif bir şekilde dijitalleşen kadınların ihtiyacını görmezden gelen, sadece siyah ve maskülen çantalar üreten bir sektörde oyun değiştirici oldu. Özellikle Covid ile birlikte dijitalleşme tüm dünyada büyük bir hızla yükseldi ve asla geriye gitmeyecek. Bu dünyada çalışma hayatı daha önce hiç duymadığımız hybrid denilen bir modele dönüştü, kıyafet kodları değişti ve Z kuşağıyla beraber birçok katı kural esneyerek daha özgür ve dijital bir döneme girdik. BloominBag’in başarısı bu ihtiyacı görüp piyasaya çıkan ilk marka olmasından kaynaklanıyor” diyor.
İlham aldığı onlarca kadın var
Bugün kurduğu yapıda yaklaşık 45-50 kişiye dokunduklarını söyleyen Kılıç Hacıalioğlu, işin tasarım, üretim, lojistik, finans ve insan kaynakları, sosyal medya, online ve offline satış kanalları yönetimi gibi birçok alanında titiz bir operasyon gerektiği için oldukça yoğun bir tempoda çalıştıklarını söylüyor. Kılıç Hacıalioğlu, iş gereği birçok insanla tanıştıklarını, görüştüklerini ve bu insanların arasında başarısından, disiplininden, azminden ilham aldığı onlarca kadın olduğunu sözlerine ekliyor. “Bu kadınların bir araya geldiği KAGİDER, Arya, İTO, TurkishWin, YenidenBiz gibi kuruluşlarda var olmak ufkumuzu, vizyonumuzu açarak işimizin daha büyük kitlelere ulaşmasını sağlıyor” diyen Kılıç Hacıalioğlu, başarılı opera sanatçısı Leyla Gencer’in biyografisi “Ben Leyla Gencer- La Diva Turca” kitabından ilham aldığını da sözlerine ekliyor.
Kılıç Hacıalioğu ayrıca fırsat buldukça ilham veren girişimcilik podcast’leri dinliyor. Türkiye’de girişimci olmanın çok zor olduğunu vurgulayan Kılıç Hacıalioğlu, “Hem tüm dünyanın hem de Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik kriz, öncesindeki Covid gibi büyük ve uzun süren bir pandeminin yarattığı durgunluk, yine öncesindeki maliyet ve masrafların yüksekliği bir girişimci için büyük bariyerler.
Türkiye’de girişimci kadın oranı da yüzde 13’ler civarında. 20 yıl önce kadın girişimci gücünü arttırmak için kurulan KAGİDER’in, geniş çerçevedeki yoğun çalışmalarına rağmen bu oran maalesef ki yeterli ya da iyi bir seviyede değil. Özellikle doğum sebepli iş hayatına ara vermek zorunda kalan birçok kadın, iş hayatına kaldığı yerden devam edemiyor. Belli bir tecrübesi, deneyimi, bilgi birikimi olan bu kadınların ekonomiye kazandırılması, önce kendi sonra da el vereceği birçok kadının kendi ekonomik özgürlüklerini kazanması anlamında çok kıymetli. Bunun için özel teşvikler ve avantajlar sağlanmalı, kadınlar girişimcilik yolunda cesaretlendirilmeli, eğitimler, girişim sermayesi, toplu satış gibi olanaklarda fırsatlar sunulmalıdır” diye konuşuyor.
Kadın girişimcilere girişimciliği daha kolay bir hayat süreceklerini düşünerek tercih etmemeleri tavsiyesinde bulunan Kılıç Hacıalioğlu, “Çocuklarına ya da aile hayatlarına daha fazla vakit ayıracaklarını, kısa vadede daha yüksek kazanç elde edeceklerini veya diğer avantajlı tarafları için tercih etmesinler. Girişimcilik çok ama çok emek verilerek, gecesi gündüzü, aile hayatı olmadan büyük zorlukların üstesinden gelebilme motivasyonu ile yapılabilmektedir. Ve işte tam da bu sebeple kadınların azmederek çok başarılı olabileceği bir yol” diyor. İleri seviyede İngilizce ve orta seviyede İngilizce bilen Kılıç Hacıalioğlu, KAGİDER ve Arya Women gibi girişimci kadınları destekleyen kuruluşlardan pek çok girişimcilik ödülü kazandı.
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.