SİBEL ZORLU; Mazhar Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Oluşturma Tarihi : 14 Şubat 2024 Çarşamba
Reklam 2
SİBEL ZORLU; Mazhar Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı

İhracatta hedefi her yıl yüzde 20 büyümek…

Sibel Zorlu, dedesi Mazhar Zorlu’nun kurduğu Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğunda 3. jenerasyon olarak oturuyor. Erkek egemen olan inşaat malzemeleri sektöründe Ege Yıldız ve Egeplast markalarıyla plastik boru üreten ve satan Sibel Zorlu, Afrika, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere 120 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Egeplast olarak yurtdışına 2022 yılında yaklaşık 10 milyon dolarlık satış yapan Zorlu’nun ihracat hedefinde her yıl yüzde 20 büyümek var.

İzmir doğumlu Sibel Zorlu, dedesi ve babasının sanayici kimliği nedeniyle bir anlamda hem iş hayatının hem de sivil toplum kuruluşlarının içinde büyüdü. Aile şirketleri olanların ortak kaderini o da yaşayarak, küçük yaşlardan itibaren iş hayatının içinde yer aldı. İzmir’in tanınmış sanayicilerinden duayen Mazhar Zorlu’nun torunu, Kemal Zorlu’nun da kızı olması, onu hem aile şirketi Mazhar Zorlu Holding’de yöneticiliğe hem de İzmir’deki STK’larda görev almaya hazırladı. Dedesi ve babasından 3. jenerasyon olarak sanayicilik bayrağını devralan Sibel Zorlu, bugün erkek egemen bir sektörde başarılı iş kadınları arasında yer alıyor ve pek çok başarılı projeye imza atıyor.

İzmir Amerikan Lisesi ve Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümünü bitiren Sibel Zorlu, 1996 yılından bu yana aile şirketleri Mazhar Zorlu Holding iştiraklerinde çeşitli kademelerde görev aldı. Aile şirketlerinde çalışmaya başlamadan önce dışarıda bazı şirketlerde görev alarak, farklı tecrübeler edinmeyi tercih etse de o günkü konjonktürde bu düşüncesini hayata geçiremedi. 27 yıldır aile şirketi bünyesinde görevler üstlenen Zorlu, Türkiye’nin sayılı plastik boru üreticilerinden Ege Yıldız’da pazarlama ve satış, üretim, planlama, finans gibi departmanlarda çalıştı. Ayrıca uluslararası markaların distribütörlük ve temsilciliklerini yapan tekstil şirketlerinde görev alarak ihracata yönelik çalışmalarda bulundu.

SibelarkasındaBorularŞirketin temellerinin 1959 yılında dedesi Mazhar Zorlu’nun attığı cesur girişime dayandığını anlatan Sibel Zorlu, Türkiye’de plastik hammaddesinin temininin çok zor olduğu dönemde atılan bu adımın, bugün Ege Yıldız ve Egeplast gibi iki büyük marka yarattığını belirtiyor. İlk yıllarda yurtiçi odaklıyken, daha sonra yeni yapılanma ve yatırımla ihracata da yöneldiklerini söyleyen Zorlu, “Kaliteden taviz vermeyen yapımız, yurtdışı pazarda bizi avantajlı konuma getirdi. Temiz su dağıtımı, kanalizasyon, telekomünikasyon, doğalgaz, drenaj, altyapı vb. gibi alanlar başta olmak üzere, bina içinde kullanılan küçük plastik çaplıdan alt yapıda kullanılan büyük çaplılara kadar geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. Egeplast A.Ş. ile İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde 80 bin m2 açık, yaklaşık 50 bin m2 kapalı alanda üretim faaliyetlerine devam ediyoruz. Ege Yıldız A.Ş. ise bayi dağıtım ve proje kanalları aracılığı ile yurtiçi satış ve pazarlama faaliyetlerini yürüten şirket haline dönüştü. 1990’lı yıllardan bu yana yerli üretim borularımızı tüm dünyaya ihraç ediyoruz. İç pazarda geniş bayi ağıyla elde ettiğimiz başarıyı, şimdi ihracat bağlantılarında da gerçekleştirmeye çalışıyoruz” diyor.

“Gelişmekte olan ülkelerdeki yeni pazarlara odaklandık”

Şirket olarak ihracat yaptıkları ülkeler ve coğrafyalar hakkında bilgi veren Sibel Zorlu, en önemli hedeflerinin gelişmekte olan ülkelerdeki yeni pazarlara hitap etmek ve buralarda pazar paylarını arttırmak olduğunu söylüyor. Bu hedef doğrultusunda, fuarlara katılıp, etkin satış politikası uygulamaya çalıştıklarını açıklayan Zorlu, “Afrika, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere, 120 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Egeplast olarak 2022 yılı itibarıyla 10 milyon dolar dolayında ihracat yaptık. Amacımız, her yıl yüzde 20 büyümek. Yatırım planlamalarımızı şu an için konjonktüre göre orta vadeli olarak konumlandırıyoruz. Orta ve uzun vadede yatırım planlarımızı daha üst noktalara çekmeyi de elbette düşünüyoruz. Bunun için gerekli çalışmaları da zaman içinde gerçekleştireceğiz” diye konuşuyor.

“Her zorluk yeni bir deneyim ve bakış açısı kazandırıyor”

Sibel Zorlu’ya göre kariyer ve iş hayatı, uzun soluklu bir yolculuk. Bu yolculukta iyi ve güzel günler olduğu gibi öngörülemeyen zorluklar da yaşanması mümkün. Bazen varmak istenilen noktalara daha geç ulaşılabildiğini dile getiren Zorlu, “Ama her zorlu dönem ve her olay insana farklı bir bakış açısı ve deneyim kazandırıyor. İşte o noktada hayata sadece kariyer boyutunda bakmamayı öğreniyorsunuz” diyor.

SibelarkasındaESiadSibel Zorlu için ihracatta başarının sırrı, iyi ve doğru ürünü katma değerli bir şekilde üretmekte ve etkili bir satış politikasıyla piyasaya sunabilmekte gizli. Plastik boru ihracatında bir ülkeye girebilmenin yoğun çaba gerektirdiğini, hatta bunu sağlamanın 3-5 yıl alabildiğini belirten Zorlu, bu süreçteki olmazsa olmazları; bıkmadan vazgeçmeden çalışmak, iyi ve kaliteli ürünü zamanında teslim etmek, satış sonrası kaliteyi hizmet sunarak ürününün arkasında durmak şeklinde sıralıyor. İhracata henüz yeni adım atan kadın ve genç girişimcilere yol gösterici mesajlar da ileten Sibel Zorlu, deneyimlerini şöyle aktarıyor: “İhracatta önemli olan, pazarı iyi takip edip ihtiyaç duyulan ürünü bulabilmek ve ürün ile alıcıyı buluşturacak organizasyonu sağlamaktır. Bunu yapabiliyorsanız başarılı olmamanız için hiçbir neden yoktur. İhracat yapıyorsanız, yabancı dil çok önemli. Ben iki dili konuşabilecek eğitim aldığım için şanslıyım. İngilizce ve Almancanın kullanıldığı ortamlarda, iletişim sıkıntısı yaşamıyorum. Siz de iletişim için yabancı dilinizi geliştirin. Şahsen, çorap ihracatı da yaptım, plastik boru da. Tabii tekstil ürünleriyle nihai tüketiciye daha fazla dokunabiliyorsunuz. Plastik boru ile insanların yaşam alanlarına girip onların yaşam kalitelerine katkıda bulunuyorsunuz. Sonuç olarak sektörel farklılıklara rağmen insanların ihtiyaçlarını karşılarken üzerinde ‘Türk Malı’ yazan ürünlerle gurur duyuyorsunuz.”

“Masada tek kadın olmanın keyfini de sıkıntısını da yaşıyorsunuz”

İhracatın dünyadaki çok farklı iş insanlarını, farklı kültürleri iş yapma şekillerini ve değişik bölgelerdeki teknolojiyi tanıma fırsatı sunduğunu aktaran Sibel Zorlu, ihracatın dünya vatandaşlığının kapısını açtığı gibi dünya şirketi olma şansı da tanıdığını belirterek, “İhracat yaptığınız ülkenin kültürüne göre elinizin sıkılmadığı, yüzünüze bakılmadığı ortamlarda iş yapmak zorunda kalabiliyorsunuz. İhracat pazarlarında bazen masada tek kadın olmanın keyfini yaşıyorsunuz, bazen de sıkıntısını. Tek kadın olunca işi sizin önünüze yığabiliyorlar. Daha fazla kendinizi kanıtlamak zorunda kalıyorsunuz. Ancak bu noktada profesyonelce davranıp, iş yaptığınız ülkenin kültürel şartlarına uymak zorundasınız” yorumunu yapıyor.

“ESİAD’ta kadın üye sayısını artırmak istiyoruz”

Sibel Zorlu, okul yıllarından itibaren sivil toplumun parçası olarak yer alan bir iş kadını. İzmir Amerikan Koleji’nde STK dünyası ile tanışan Zorlu’nun annesi ve babası Rotary Kulüp üyesi, dedesi ise İzmir İl Fakirleri Derneği’nin kurucusu, aynı zamanda ESİAD kurucuları arasındaydı. Şu anda merkezi İzmir’de olan Ege Sanayici İş İnsanları Derneği’nin (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanlığını yapan Zorlu, ESİAD’ın ilk kadın başkanı olarak kadının iş hayatındaki yerini güçlendirmek adına yaptığı çalışmaları şöyle aktarıyor;

“ESİAD’ta 250 üyemiz var. Bu sayının sadece 24’ü kadın, yani yüzde 9,6’ya tekabül ediyor. Öncelikli olarak bu oranı yukarılara çıkarmak istiyoruz. Buna rağmen yönetim kurulumuzda üç kadın var. Yuvarlak masalarımızda kurumsal firma temsilcisi kadınlarımız var. ESİAD aynı zamanda Global Compact Türkiye Ege Bölgesi yürütücüsü. ESİAD’da üyelerimizin sürdürülebilir kalkınmanın tüm amaçlarına hizmet edecek şekilde hareket etmeleri, Global Compact imzacısı olmaları ve UN Kadının Güçlendirilmesi Prensiplerini (WEPs) benimsemeleri için hem kendi bünyemizde çalışmalar yapıyoruz hem de bu amaçlarla yapılan çalışmalara ortak olmayı görev kabul ediyoruz. Bu kapsamda iyi uygulama örneklerini ön plana çıkarıyoruz. Ayrıca iki dönemdir yürüttüğümüz ‘Mentörüm ESİAD Programı’mız var. Bu programla üniversite öğrencilerinin iş yaşamına dair farkındalıklarını arttırıyor, kariyer planlamalarına destek oluyor, üyelerimiz ve gençlerimize mentörlük yapıyoruz. Kadın üyelerimizin, özellikle kız öğrencilere mentörlük yapmaları çok önemli. Ben de bu programın bir parçasıyım ve bundan büyük mutluluk duyuyorum.”

“Sürdürülebilir kalkınma ancak kadınların katılımı ile mümkün”

Sibel Zorlu’ya göre, Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği alanında uluslararası düzeyde oldukça gerilerde yer alıyor. Bu eşitliğin sağlanması için mücadele edilmesinin ve farkındalık yaratılmasının gerekliliğine inanan Zorlu, sürdürülebilir kalkınmanın ancak kadınların toplumsal hayatın her alanına aktif katılımı ile mümkün olacağını savunuyor. Bu konuda sadece devlete değil, özel sektöre ve sivil toplum kuruluşlarına da sorumluluklar düştüğüne vurgu yapan Zorlu, “Ülkemizin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha çok yol alması gerekiyor. Bunun yolu da eğitimden ve toplumsal dönüşümden geçiyor. Kadınların iş dünyasında yer alması ve karar alma mekanizmalarına dahil olmasının birinci koşulu, eğitimde fırsat eşitliği. Bir başka önemli konu ise çalışmak isteyen kadınların önünün açık olması. Kadınların aile veya toplum baskısı nedeniyle çalışma hayatında yer alamaması, kabul edilemez bir durum. Bu anlamda toplumsal dönüşüm şart” görüşünü savunuyor.

SibelarkasındaEsiad2Toplum içinde kadın ve erkeğe çocukluktan itibaren eşit muamele yapılmasının ve eşit haklar tanınmasının son derece önemli olduğuna dikkat çeken Sibel Zorlu, işe alımlarda kadınlara uygulanan negatif ayrımcılığın ortadan kaldırılması, iş kolu ayrımı olmaksızın kadınların istihdamda yer alması konusunda özel sektöre önemli sorumluluklar düştüğünü söylüyor. “Dijital dönüşümün ve gelişen teknolojinin hakim olduğu dünyada artık kadın ve erkek arasında sektör ayrımı olmamalı” diyen Zorlu, kadın istihdamında kurumsal sahiplenmenin güçlü olması gerektiğini, bu noktada ise üst düzey yönetimin liderliğinin kilit unsur olduğunu vurgularken, “Tüm bunların da ötesinde kadınlara sosyal olanaklar yaratılması, çocuk sahibi kadınlara esnek çalışma koşulları sağlanması ve kadın girişimcilerin üretimde ve ihracatta daha fazla desteklenmesi yönünde yasal düzenlemeler yapılması en büyük gerekliliktir” diyor.

“İhracatçı kadınların yurtdışı imajı için katkısı çok büyük”

Sibel Zorlu’nun dikkat çektiği bir diğer nokta ise ihracatçı Türk kadınlarının fark yaratan özellikleri... Türkiye’de ihracatçı kadınların sayısının az olmasına rağmen bazı özellikleriyle çok önemli başarılar kazandığına değinen Zorlu’ya göre yaratıcı ve sebatkar özellikleri ihracatçı kadınların uluslararası rekabette çok büyük fark yaratmalarını sağlıyor. Ülke ekonomisine olumlu katkılarının yanı sıra Türkiye’nin yurtdışındaki imajına da kadın ihracatçıların çok önemli katkı koyduğunu vurgulayan Zorlu, “Türk kadınlarının farklı koşullara uyum kabiliyeti çok daha yüksek. Bir diğer özellikleri ise iletişim konusundaki becerileri ve çözüm arayan, alternatif çözümler üretebilen yanları. Türk ihracatçı kadınları farklı pazarlardaki ihtiyaçları analiz etme konusunda oldukça başarılı. Bu da doğalarından gelen bir özellik. Kadınlar ihtiyaçları görmek ve bu ihtiyaçların en uygun, en verimli, en kaliteli şekilde karşılanabileceğini ortaya koymak yönünden bence erkeklere göre daha verimli. Bu nedenle her alanda olduğu gibi ihracatta kadın gücünün ayrı bir önemi var” diye konuşuyor.

“Vakit çok değerli, onu iyi kullanın”

Kadınlarla ilgili tüm eksik ve ihtiyaçlara rağmen Sibel Zorlu, gelecekten oldukça umutlu. Teknoloji ve dijitalleşme ile giderek değişen iş hayatı koşullarının, kadınların istihdamda daha fazla yer alabilmesi için bir fırsata dönüştürülebileceğine inanan Zorlu, bugün yolun çok başında olan gençlere ışık tutmak adına yaşama dair tavsiyelerini ise şöyle aktarıyor: “Gençlere; yaptıkları işi severek yapmalarını, o işin bütün ayrıntılarına ve içeriğine hakim olmalarını, gelişmeleri takip etmelerini öneririm. Hatta bulundukları sektörle bağlantılı iş kollarını da izlemeleri ve özümsemeleri onlara başarı yolunu açacaktır. Vaktin çok değerli olduğunu ve onu doğru kullanmak gerektiğini mutlaka bilmeliler. Emin olsunlar ki ilerleyen yaşlarda bunu çok daha fazla hissedecekler. Bugün; en ihtiyacım olan şeyin zaman olduğunu açık yüreklilikle ifade edebilirim.”