ADANA’DAN AMERİKA’YA UZANAN BİR GİRİŞİMCİLİK ÖYKÜSÜ

Oluşturma Tarihi : 16 Haziran 2022 Perşembe

Zor bir çocukluk döneminin akabinde erken yaşta bir evlilik yaptı. İki çocuklu genç bir kadınken, çevresinden gelen klişe tepkilere kulaklarını tıkadı ve önce dışarıdan sınavlarına girerek eğitimini tamamladı. Yolu Amerika’ya düştüğünde yine çetrefilli bir yaşam onu karşıladı. Ama o, hayatın ve insanların tüm zorluklarına rağmen yılmadı, her zaman kendisiyle yarıştı, azmetti ve bugün geldiği noktada Amerika New York State’de “Microblading Academy New York” adında bir okulun kurucusu oldu. Sn. Hülya Yorulmaz ile zorlu hayat mücadelesini, eğitim ve iş aşkını, nasıl başarılı bir kadın girişimci olduğunu konuştuğumuz, girişimcilik konusunda küçük tüyolar aldığımız keyifli, ilham verici ve ufuk açıcı bir söyleşi gerçekleştirdik…

Bize öz geçmişinizden kısaca bahseder misiniz? Aile- eğitim ve iş hayatınız tarafında bir pencereden bakabilir miyiz size? 

Adana’da doğdum ve 15 yaşıma kadar orada yaşadım. Aile olarak çok zor dönemlerden geçtiğimiz zor bir çocukluğum oldu. Hepimiz kendi yolumuzu çok erken yasta çizmek zorunda kaldık, aile içinde de bu konuda en önce davranan ben oldum. O zamanki şartlar karşısında erken yasta bir evlilik yapıp İstanbul’a taşındım. Evlilik hayatına başlayınca hemen okuma şansım olmamıştı. İlk olarak estetisyenlik için bir sertifika programına gittim. İstanbul’da 2002-2003 yılları arasında güzellik uzmanlığı eğitimi aldım ve bugün hala faaliyet gösteren High Care Enstitü’de çalışma fırsatı buldum. Bu benim ilk işimdi, daha sonra ailevi sebeplerden dolayı ayrılmak zorunda kaldım.

Ortaokul ve liseyi dışarıdan okudum ve hiçbir destek almadan üniversiteye hazırlandım. ilk sınavın baraj puanını aştığımda çok mutlu olmuştum. Fakat evli ve iki çocuklu olunca istediğim şehre gidip okumak gibi bir şansım olmadığı için İstanbul’da özel bir üniversitede yüzde 50 burslu olarak İngilizce-Türkçe çevirmenlik bölümünü okudum. Bir yıl hazırlık dahil 3 yıl aktif olarak okula gittim. Sonra DGS sınavına girerek, Mütercim Tercümanlık bölümünde okudum. Bu arada Amerikan Kültürü ve İngiliz Edebiyatı bölümlerinden de derslere giriyor, boş derslerimi bu şekilde değerlendiriyordum. Aynı zamanda İstanbul devlet okullarında ücretli İngilizce öğretmenliği yapma hakkım olduğunu öğrenince, farklı okullarda çalıştım. Böylece öğretmenlik hayatıma üniversite bitmeden başlamış oldum. Daha sonra farklı eğitmenlerden kalıcı makyaj eğitimleri aldım, hala da eksik olduğum herhangi bir şeyde eğitim almaktan kaçınmıyorum. Şimdiki işimin temelleri aslında o zaman atılmış oldu. Şu anda Amerika New York State’de yaş sınırı olmadan, kalıcı makyaj eğitimi veriyorum. Öğrenmek ve meslek sahibi olmak isteyenleri kısa sürede meslek sahibi yapıyorum. Eğitimin bir sertifika programı olarak geçiyor ve bu programa bağlı olarak dünyanın her yerinde eğitim verip bu işle ilgili olan kişilere ve öğrenmek isteyenlere sertifika sağlayabiliyorum.

“Hep kendimle yarıştım”

Girişim hikayeniz, yolculuğunuz nasıl başladı? Sizi tetikleyen bir unsur oldu mu?

ADANA’DAN AMERİKA’YA UZANAN BİR GİRİŞİMCİLİK ÖYKÜSÜ

Eğitim aldığım okullar ve edindiğim diplomalar içimde bir ukde yarattı. Her aldığım diplomada bir sonrası için daha da hevesleniyordum. Hepsi benim için ayrı bir heyecan ve başarı öyküsüdür. İngilizce bölümünü okurken hep bir arayış içindeydim. Okul bittikten sonra neler yapabilirim diye, düşünüyordum. Burada 29 yaşında üniversiteye girmiş birisi olarak her gencin o duyguları yaşamasını isterim. Çünkü ufuklarındaki açılmayı mutlaka göreceklerdir. Kendi başlarına bir birey olarak gerçekte var olduklarını hissetmeleri için çok önemli bir deneyim olacaktır onlar için.

Amerika’ya ilk geldiğimde her gelen insan gibi ben de zorluklar yaşadım fakat benimki biraz daha zor oldu. Burada yeni bir hayata başlıyorsunuz, cebinizde belli bir bütçe yok. Çalışmak istiyorsunuz ama kimse iş vermiyor… Belli bir süre çırpınıyorsunuz. Çocuklarınız yanınızda ve hiçbir destek yok…  Çok zor zamanlar geçirdik. İnsanların zor kalacağı bir evde oğlum, kızım ve ben aynı yatakta yatıyorduk. Bir süre sonra şu anda çok ünlü bir Türk restoran sahibi olan biri, o dönem bana inanmayarak iş verdi. Ama sonra cirosu o kadar yükseldi ki bu defa da beni bırakmak istemedi. Özellikle söylemek istiyorum çünkü çok önemli: Her yerde sıfırdan başlamayı kabul etmek lazım. Tehlikeli bir bölge olduğunun bilindiği Harlem’de evlere pizza servisi yapıyordum. Aynı zamanda iş yerinin temizliği dahil her şeyi ile ilgileniyordum. Gündüzleri de buradan okula gidiyordum. Geceleri geç saatlerde eve, çocukların yanına gitmek zorunda kalıyordum. Sonra kendimi geliştirdim ve farklı işler yaptım. Pizza yapmaya başladım. Türkler mutfağı sever bilirsiniz… Bir süre sonra da bu işin beni bir yere götürmeyeceğini anladım ve daha farklı işler aramaya başladım. Sırasıyla kasiyerlik, müşteri hizmetleri, ofis elemanı ve kendi işimi yapmadan önce en son yaptığım iş olan insan kaynaklar uzmanlığı pozisyonlarında çalıştım. Aynı zamanda şirketin muhasebesine de bakıyordum. Artık Amerika’da yasal haklarım vardı ve bunları elime alınca muhasebe ve insan kaynakları uzmanlığı yaparken aynı anda kendi işimi yani güzellik uzmanlığını yapmaya karar verdim. 3 ayrı okuldan toplamda 10’dan fazla kalıcı makyaj eğitimi aldım. Çok çalıştım. Bu konuda beni etkileyen, ilham aldığım hiç kimse olmadı çünkü hep kendimle yarıştım, hem kapasitemi ne kadar zorlayabilirim diye düşündüm. Ne kadar çok çalışırsam o kadar başarırım diye düşündüm. İçinde bulunduğum sektörü sürekli takip ediyor, yenilik ve farklı teknikleri herkes gibi bende uyguluyorum.

“Herkes kısır günleri yaparken ben kitap okuyor, ders çalışıyordum”

Aileniz ve çevrenizden, olumlu ya da olumsuz, nasıl tepkiler aldınız?

Üniversiteye giriş yapmış olmam benim için dönüm noktasıydı. Haberi ilk aldığımda ağlamıştım. Başarıma ve tek başıma bunu yapabildiğime inanamadım. Orta ve liseyi dışarıdan okumama rağmen üniversiteyi tek sınavla kazanmış olmak benim için mucize idi. Tepkiler alıyordum yakın çevremden “Kadın kısmı okur mu” “Bu okulda nereden çıktı”, “Ne gereği var okuyup da ne olacaksın; iki tane çocuğun var” gibi klişe tepkiler… Tabii ki ben tüm bunları umursamadım. Herkes kısır günleri yaparken ben kitap okuyor, ders çalışıyordum; finaller zamanında uyumuyordum geceleri. Sabah çocuklarımı okula bırakıyor, sonra kendi sınavıma gidiyordum, okuldan sonra eve gelip uyuyordum. Ama şu bir gerçek ki; herkes başarılı olmanızı istemiyor maalesef. 

Marka yolculuğunuzda önünüze çıkan engeller oldu mu? Yapamazsın diyenler, kolay değil diyenler oldu mu? Varsa bu tür engellerin üstesinden nasıl geldiniz? 

ADANA’DAN AMERİKA’YA UZANAN BİR GİRİŞİMCİLİK ÖYKÜSÜ

Kalıcı makyaj konusuna insanlar çok ilgi gösteriyor. Yapamazsın diyenler pek olmadı sadece “Nası yapacaksın, nasıl müşteri bulacaksın?”  “Zor iş, milletin kaşını gözünü bozma” gibi soruları ve tepkileri oldu. Ben de -çok bunalımlı dönemler geçirsem de- hep kendime yatırım yapmaya çalıştım. Hala da daha ne koyabilirim üstüne diye düşünüyorum. Kendimi hep geliştirdim, hatta ilk müşterilerim bile hala bana gelir. Çok dikkatli çalışırım ve buna her zaman özen gösteririm. Manevi açıdan kötü tepki almasam da maddi açıdan bir desteğe ihtiyacım vardı. Fakat bu hiç olmadığı için kendi kendime yapabildiğim kadarıyla ilerledim. Önce ufak yerlerde alan kiralayarak başladım. Son 1 yıldır da Microblading Academy New York adı altında kendi okulumu kurdum. Şimdi hem bu işi yapıyorum hem de eğitimini veriyorum. Bu işi yeni nesle aktarmak ve daha iyi yapılmasını sağlayabilmek çaba harcıyorum. Maalesef her işte olduğu gibi bu işte de işi olması gerektiği gibi yapan çok yok. O yüzden müşteri iyi olduğunuzu bilince zaten sizi tercih ediyor. Marka olmak sizin elinizde… Yaptığım işte bir gelen diğerini gönderiyor zaten. Bu da işinizin büyümesini sağlıyor. Ben işimi yaparken zamanı hiç düşünmüyorum, ‘Aaa bitsin de gitsin’ demiyorum. Benden ayrıldıktan sonra müşterimin kaşlarının mükemmel olması gerekiyor, çünkü benim imzam var onun üzerinde ve bunun kıymetini bilmem gerekiyor. O yüzden işimi çok hassas yapıyorum.

Şirketinizin geleceğe dönük programında neler var?

Çok yakında, Türkiye’de uygulanan ama Amerika’da henüz uygulanmaya başlanmamış olan çatlak tedavisi uygulaması ile ilgili ilk seansta bile yüzde 80 etki görülebilecek ürünleri ve makinesini getirtiyorum. Bununla ilgili de paylaşımlarını sosyal medya ve web sitemizde paylaşacağız. Daha çok yeni bir uygulama. Bu uygulama ile de çok iyi yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum.

İşletmeniz/ girişiminiz sizce ne gibi farkları ortaya koyuyor? İş fikrinizin sizi başarıya taşımasında en etkili unsur nedir?

Okulumuzda uygulanan derslerde ve uygulamalarda aldığımız detaylar çok önemli. Her şeyi usulüne uygun ve müşteri istekleri doğrultusunda gerçekleştirince sorunlar ortadan kalkmış oluyor. Yapılacak kaşların nasıl olması gerektiğine, müşteri ile beraber yaklaşık bir saat konuşarak karar veriyoruz. Bunun dışında en önemli kısım, müşterilerimizin bize her zaman ulaşabilmeleridir. Direkt cep telefonlarından mesaj olarak bizlere ulaşıyorlar ve biz de hemen geri dönüyoruz. Bunları yaparken sadece konuşarak değil uygulama yaparak sonuca ulaşıyoruz veya kararı veriyoruz. Mesela yapılan işler gösteriliyor, hangisini istiyorlarsa ona daha yakın bir model ya da çizim ve simetri oluşturuyoruz.  Bunun için kullandığımız bir aplikasyon var. Renk için dahi aplikasyon kullanıyoruz. Bazen sonucu aslında başlamadan canlandırmış oluyor bu da bize doğrudan güvenmesini sağlıyor. Çünkü biz yüze çalışıyoruz o nedenle çok dikkatli olmamız gerekiyor.

Verdiğiniz eğitimlerin içeriği, süresi ve katılımcının kazanımları nelerdir?

Su anda 6 günlük kurs süresince microblading ve tüm kalıcı makyaj tekniklerini gösteriyorum. Bu 6 günlük okul da bazen bire bir bazen de grup dersleri olarak yapıyor ve 6 ay boyunca destek veriyoruz. Bunun sonucunda, dünya genelinde de geçerli 100 saat eğitim sertifikası almaya hak kazanıyorlar.

 Sizce şirketlerde ve ardından da ekonominin genelinde kadın gücünün artması neleri, nasıl etkiler?

Kadınların ekonomik anlamda güçlü olması her şeyi değiştirir, aile içi özgürlüğü yükseltir. Konumunuz farklı olur bir kere söz sahibi olursunuz, para güçtür, her zaman da böyledir. Ekonomik yönden güçlü kadın daha sağlıklı düşünür, daha mantıklı yaklaşır her şeye; bir kere meşguldür kafası, kendini ezdirmez aile içi şiddet azalır. Bazı erkekler kadınların çalışmasını istemezler. Bilmiyorlar ki kadın çalışınca kocasının ve ailenin yükü hafifleyecek, eşitlenecek ve inanın insanlar genel olarak daha mutlu olacak.

“Kadın isterse yapar!” 

Sektörünüzde kadın etkisinin artmasıyla ilgili gelecek öngörüleriniz nelerdir? Türkiye ve dünyada gelecek 10 yılda kadın girişimlerine dair nasıl bir tablo oluşacağını öngörüyorsunuz?

İçinde bulunduğum güzellik sektöründe iş sahipleri genellikle kadın. Türkiye’de de dünyada da böyle ve böyle olması daha da mutlu ediyor insanı. Çünkü üretiyoruz ve gelecek nesiller için çocuklar yetiştiriyoruz. Bu çocuklar biz ne verirsek onu alıyor. Daha çok fırsat daha çok kadın iş olanakları, ben 40 yaşında olduğum için yakın geçmişi daha iyi biliyorum su anda çoğu kızlarımız ve kadınlarımız çalışmak ve üretmek istiyor. Bu kişilere imkan verilirse kendilerini gösterebilirler; belki aktivite ve seminerlerin daha fazla yapılması ve haberlerin daha ön planda olması bu kişileri cesaretlendirir.

Gelecek 10 yıla baktığımızda sektörde kadın girişimci sayısının artacağını ve bu durumun da çok daha iyi olacağını görebiliyorum. Kadın isterse yapar!  Yurt dışında kadınlar genellikle 85 yaşında bile satış elemanlığı yapıyor, hala çalışıyorlar ve mutlulular. Fırsat verip destek olmalıyız. Ben bunu meslek sahibi yaparak destekliyorum su anda, keşke daha fazlası gelse elimden. Evde oturan çok sayıda kadın bana geliyor ve eğitim almak istiyor. Bu da oldukça mutluluk verici… Bu kadınlara ne kadar çok fırsat verilirse, onlar da o kadar cesaretlenip başlangıç yapabilirler.

Kadın girişimci adaylara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Korkmasınlar, eğer yapacakları bir işe inanıyorlarsa mutlaka peşine düşsünler. Olmadığında vazgeçmesinler. Risk alabilsinler, küçük riskler zarar vermez aksine sizin ne yapacağınıza karar vermenize yardımcı olur. O yüzden sadece bir iş değil çok işi bir arada düşünün. Dünya öyle bir hal aldı ki; iki iş her zaman cepte olmalı. Biri olmazsa diğeri hayata geçirilmeli. Bir proje olmadı diye yılmasınlar, olana kadar tekrar tekrar denesinler. Ben böyle yaptım. Günde 16-17 saat çalıştığımı biliyorum. Bugün bir yerlere gelene kadar çok ve farklı işler yaptım. Kimse sizi havadan koltuğa oturtmuyor. Çalıştım ve hayatı kendi tırnaklarımla kazıdım. Gerektiyse uyumadan hep çalıştım. Yılmadan, usanmadan denedim ve başardım. Herkese, her şeye rağmen ben buradayım! Siz de olabilirsiniz. Çok büyük yatırımlar yapmak yerine her zaman az da olsa risk alarak denemekten zarar gelmez. Çünkü başarı başka türlü gelmiyor.


5,0/(2)
16 Haziran 2022 Perşembe
Yorum (0)


Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.


Kategori'ye Ait Diğer Haberler