Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…

Kategori : Kahve Sohbetleri
Oluşturma Tarihi : 02 Haziran 2021 Çarşamba

“En zengin eğitim içinizdeki ilgiyi ve merakı kamçılayarak geliştirmenizle başlıyor…”

“Kahve Sohbetleri” bölümümüzde bu hafta, samimi ve sıcak sohbeti, sanata olan bağlılığı, çocukluk yıllarına dayanan tasarım merakını satırlarda bulacağımız ve başarılarına tanıklık edeceğimiz ünlü Türk tasarımcı, Defne KOZ SUSANI ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Elektronik eşyadan şehir mobilyalarına, aydınlatma sistemlerinden aksesuar ve mutfak objeleri alanlarına kadar uzanan geniş bir tasarım yelpazesine sahip olarak çeşitli kıtalara yayılan müşterileri için geliştirdiği inovatif projelerle uluslararası birçok ödül kazanan, tasarımları; Triennale di Milano, Galleria Jannone, Galleria Posteria, Spazio Mudima, Idea books, Galleria Post Design, Spazio Vigentina in Milan, Biennale del Vetro Venezia, IOYB Koeln, Kunstmuseum Dusseldorf, Ubersee Museum Bremen… gibi  pek çok galeri ve müzelerde sergilenen başarılı bir kadın…  

Şimdi sizi, iyi bir tasarımcı olmak için zorlukların üstesinden gelme gücü, tutku ve sabrın gerektiğinin altını çizen Susani ile tasarıma başladığı günden bugüne uzanan öyküsünü ve başarı sırlarını konuştuğumuz söyleşimizle baş başa bırakıyoruz.

Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…Koz Susani Design’in Kurucusu / Defne Koz Susani

Sevgili Susani, tasarım öykünüz nasıl başladı? Kısaca sizi, sizden dinleyebilir miyiz?

Çocukken –hemen her çocuk gibi- bol resim yapardım. Sanata ve sanatla ilişkili dallara hep meraklı oldum ama ilk ürün tasarımına ilişkin tanımlamayı ağabeyimden duymuştum. Bolca araba çizimleri yaparken anlattığı bu meslek o zamanlardan kafama girmişti. Sanırım ya ilkokul sonda ya da ortaokuldaydım; o zamanlar bizde pek de duyulmayan bu mesleğe ilişkin bilgileri daha sonradan sağdan soldan dolaylı olarak toplamaya başlamıştım ama okuduğum bir haber ile bu mesleğe olan merakım birden tutkuya dönüşüverdi.

Sizi bu mesleğe yönelten ilk tasarım örneğini hatırlıyor musunuz? Bu ilk örnek, sizde hangi duyguları tetikledi?

Okul sonraları zamanımın çoğunu geçirdiğim anne ve babamın iç mimari stüdyolarında Domus dergilerini karıştırırken, İtalyan tasarımcı Giorgetto Giugaro’nun bir makarna tipi olan Marille’nin tasarlanmasının haberi -yani birilerinin, o zamanlarda, yediğimiz yemeği tasarlayabiliyor olması- kafamda bir ışık yakarken gönlümün bu mesleğe kucak açmasına ilk gerçek adımı attırmıştı. Daha sonraları öğrendiğim kadarı ile istenilen başarıyı elde edememiş olsa bile bu pastasciutta (hamur işi) haberi, belki de benim hayatımı değiştirdi.

Sizi tasarım sürecinizde motive eden, yaratıcılık kattığına inandığınız değerleriniz ve totemleriniz oldu mu?

İlham aldığım nesne, kişi, mekan için şu ya da bu diyemem; çünkü pek çok var. Yaşadıklarım gözlemlediklerim, öğrendiklerim, öğrenmeye devam ettiklerim, biriktirdiklerim var… Okuduklarım, konuştuklarım, çalıştıklarım, dinlediklerim… Sonra beklemediğiniz bir günde, bir anda ve çoğunlukla gecenin bir yarısında bu birikimleriniz sizi ‘rahatsız ederek’ uyandırıp masa başına oturtuyor.

Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…Biraz da “tasarım sürecindeki Defne KOZ”dan bahsedelim isteriz… Üretim aşamasında önceliğiniz nedir?

Az önce de söylediğim gibi birikimler sizi ‘rahatsız ederek’ masa başına oturttuğunda, kimi zaman fikirler yazıya dönüşüyor, kimi zaman ise hemen çizime. Bir proje briefi ile karşı karşıya kaldıktan sonra, proje üzerinde düşünmek için fiziksel olarak kendimi soyutlamaktansa ruhen kendimi soyutlamam benim için yeterli. Çünkü huzur duyduğum her ortamda verimli olabilirim. Dolayısıyla benim için hayatımdaki öncelik, bu huzuru yaratmak. Düşünmek, projeyi kafamda oluşturmak, malzeme/üretim/doku araştırmaları yapmak, ardından fikirleri bilgileri kağıda dökmek benim için doğal bir prosedür.

Bu soruyu en haklı gerekçeleriyle doğru yönlendireceğinize inandığımız kişi olarak, Türk ve Batı tasarımı kültürünü yorumlayabilir misiniz?

Türküm, kültürümün derinliğine hayranım. Yeri geldiğinde beynimin arkasından, köklerimin fışkırmasına bayılıyorum. Ama inanın ki bunlar hiçbir zaman bilinçli değil; hepsi bilinçaltı. Bakarak esinlenmeye çalışmıyorum. Deneyimlerim, bilgilerim, ilgim, beynimin bir yerlerinde, kendi kültürüme ait katmanlarda birikmekte. Günün birinde bilinçaltımdan, çaktırmadan, karşıma çıkıveriyor. Kimi zaman ben bunu görmüyorum bile ama ürünümü değerlendiren kişiler görebiliyor. Memleketimi, kendi kültürümü severek büyüdüm ama yurtdışında yaşarken kendi kültürüme daha merakla yaklaşmaya başladım. Türkiye’de yaşarken de fotoğraf makinemi elime alıp dere tepe gezmeye çıkardım. Ama sanırım ilgim sonraları daha da gelişti. Üstelik sadece Türkiye’ye değil, derin kültürleri olan tüm kültürlere meraklı oldum. Derin bir kültürden gelmiş olmanın büyük bir avantaj sağladığı muhakkak ancak bu avantaj yanında önemli bir de sorumluluk getiriyor. Bir ürün tasarlarken gelenek göreneklerin dünyası, antik kültür dünyası beni çok cezbediyor elbette. Ama tasarladığım ürünün çağdaş malzemeler ve günümüz teknolojisiyle üretileceğinin ve dünyanın bin bir ucunda dağıtılarak global kültürle karsılaşacağının da bilincindeyim.

Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…Tasarım yaptığınız tüm ürünlerde uyguladığınız size özel tasarım süreçlerinizden bahsedebilir misiniz?

Hangi ürün gamında olursa olsun, projeye yaklaşımım aslında aynı. Her gün kullanılan, kullandıkça keyif veren, insanı heyecanlandıran, hatta belki şaşırtan ürün, benim için “ideal ürün”. Benim amacım bu ideal ürünlere ulaşabilmek, her günkü rutininize bir kalite eklemek: hislerinizi uyandıran günlük objeler tasarlayarak hayatı daha değerli kılmak. Ben de kendi becerilerim dahilinde başkalarının hayatlarına ‘dolaylı‘ olarak girip farklılık, yenilik getirmeye, malzemesiyle, dokunuşuyla, işleviyle bir ‘kalite’ katmaya çalışıyorum. Benim için ilk basta önemli olan insanların tasarladığım ürünleri kullanımları… Önce alışkanlıkları incelemek, ardından ise bu alışkanlıkları insanlardan tamamen koparmadan bu kullanım alanlarına yenilikler getirmek, hayatlarında değişiklik yaratmak fikri ile projeye başlayıp bu doğrultuda ürünleri tasarlıyorum.

Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…Teknoloji ile tasarımı birleştirdiğimizde ortaya hem şık hem de işlevselliği daha yüksek ürünler çıkabiliyor sanırım…

Aslında evet, tasarım alanında özellikle son yıllarda hızla gelişen önemli teknolojiler var. Ben teknolojiye meraklıyım ama hayallerim teknolojik değil! Bugün teknolojiyle pek çok şey yapabiliyoruz; hayal edip ardından araştırıp teknolojiyle uyguluyoruz evet, ama tersi de mümkün… Bir fotoğrafın sosyal medyada paylaşılma teknolojisinden etkilenerek bambaşka bir proje geliştirebilir ya da aksine hayallerinizdeki yemeğin gerçekleşmesi, kurgulanması için yeni teknolojileri geliştirerek farklı servislerde kullanabilirsiniz. Koz Susani Design olarak tasarladığımız “justaddwater” projesinde olduğu gibi…

Her tasarımın ayrı bir yaratıcılık serüveni var. Yaratıcılık ise, yetenek gerektiren bir özellik… Buna bağlı olarak sizce yaratıcılık üstünde çalışılabilecek, eğitimle geliştirilebilecek bir şey mi? Yola yeni başlayan genç tasarımcılara özellikle de genç kadın tasarımcılarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Yaratıcılığın yetenek istediği bir gerçek…  Ancak tek başına yeteneğin etkili olmayacağını düşünüyorum; kendinizi sürekli geliştirmelisiniz. Endüstri tasarımı ya da herhangi bir diğer yaratıcı meslekle ilgilenmek isteyen kişiler eğer araştırmacı, meraklı, ilgili değillerse; genel kültürleri ve de konu ile ilgili kültürleri, birikimleri yoksa; malzeme bilgisine, uygulama tekniklerine ait ilgisi, bilgisi, deneyimi yoksa ya da o deneyimi oluşturmaktan uzak kalıyorsa; düşünceyi yaratıcılığa çeviremiyorsa; kendinden, deneyimlerinden, yaşamından etkilenemeyip başkalarını örnek alarak kopyalama yapıyorsa; yarattıklarında bir kişiliği yakalayamıyorsa, başarılı olma şanslarının düşük olacağını tahmin ediyorum.

Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…

En zengin eğitim içinizdeki ilgiyi ve merakı kamçılayarak geliştirmenizle başlıyor…

Evet tam da bu şekilde başlıyor ve ardından bunu pekiştirmek, derinleştirmek için okulda aldığınız eğitimin anlamı oluşuyor. Meraklı olmanın yanı sıra çok farklı konularla ilgili olmak, görmeyi öğrenmek, sonsuz deneyimler edinmek sanırım en iyi okulda okumak/öğrenmek kadar faydalı. Görmeyi öğrenmenin, gözlemlemenin, gözünüz açık halde hayal kurabilmenin, tasarımda -ya da herhangi bir başka yaratıcı alanda faaliyet göstermek isteyen herkes için etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Arzu/tutku da önemli bir faktör…  Ancak “heves” değil! Çünkü ancak arzuladığınız bir şey için karsılaşacağınız zorlukların üstesinden gelebilirsiniz. Tasarımcı olabilmek için bu gücünüzün, tutkunuzun ve sabrınızın olması gerekli!

Dünyaca ünlü tasarımcı Defne Koz Susani ile tasarımları ve başarıları üzerine…


5,0/(1)
02 Haziran 2021 Çarşamba
Yorum (0)


Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.


Kategori'ye Ait Diğer Haberler