7 kuşak Gaziantepli girişimci Mine Özmen’in en büyük hayali anneanne ve babaannesinin çeyiz sandığından çıkardığı geleneksel lezzetleri ve Gaziantep mutfağının unutulmaya yüz tutmuş tatlarını konuklarına sunmaktı. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de adı geçen Gaziantep’in en eski konaklarından 550 yıllık Hışvahan’ı restore ederek, modern ve gelenekseli buluşturduğu restoranında, 450 çeşit yöresel yemeği misafirlerine ikram eden Mine Özmen, hayallerine ulaşmanın gururunu yaşıyor.
Memleketine gönül vermiş sanayici bir ailenin üç kızından biri olarak Gaziantep’te doğan Mine Özmen, Kız Meslek Lisesi Ev Ekonomisi bölümünü bitirdi. Pozitif ve destekleyici bir aile ortamında büyüyen Özmen, ailesinden çalışkanlık ve dürüstlük ilkesini miras olarak aldı.
Evli ve iki çocuk annesi olan Özmen, 1998 yılında Trio adında bir organizasyon şirketi kurarak 11 yıl boyunca düğün, nişan, açılış gibi organizasyonlarla hizmet verdi. En büyük hobisi antikalardı. Gerek aldığı eğitim gerek yaptığı iş sebebiyle dekorasyon ve sofra sunumlarına son derece meraklı ve özenliydi. En büyük zevki misafir ağırlamak olan Özmen’in hayali, Gaziantep’in unutulmuş yemekleri ile anneannesinin ve babaannesinin çeyiz sandığından çıkan eşsiz lezzette yemekleri herkese tanıtmaktı.
Oğlu Oğuz’un, Robert Koleji kazanmasıyla birlikte Gaziantep’ten İstanbul’a taşınan Özmen, bu sırada İstanbul Mutfak Sanatları Akademisi’nde eğitim alarak şeflik unvanını kazandı. Bu sırada kızı İpek de eğitimini tamamlayarak 2013 yılında İstanbul’da bir kafe açmıştı. Robert Kolej’den sonra Koç Üniversitesi’nden mezun olan oğlu Oğuz, Gaziantep’e dönerek ailenin un fabrikasının başına geçti. Annesinden ise kendisi için eski bir Antep evi satın almasını istedi.
Mine Özmen de araştırmaları sonucu 165 yıllık eski Antep evi İpek Hanım Konağı’nı oğlu için alıp restore ettirdi. Etrafındaki herkes Mine Özmen’e “Sen bu kadar masraf ve emek harcadın ama bu çocuk İstanbul’a gider” dedi ama oğlu gitmedi. Mine Özmen bir gün Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i, oğlu için restore ettirdiği bu konakta ağırladı. Unutulmuş değerlerimizden biri olan, tarihi Antep evlerinin bu şekilde değerlendirilmesinden ve konağın restorasyonundan çok etkilenen Fatma Şahin, Antep’in çok eski konaklarından ‘Hışvahan’ı Gaziantep’e kazandırmak için Mine Özmen’e birlikte çalışmayı teklif etti.
Aslına uygun şekilde restore edildi
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Antep’in en meşhur hanı olarak geçen ve Pamuk Kozası, Lala Mustafa Paşa Hanı olarak da anılan Hışvahan’ın 1563-1577 yılları arasında Lala Mustafa Paşa’nın Halep ve Şam Beylerbeyliği görevinde bulunduğu yıllarda yapılmış olduğu düşünülüyor. Gaziantep’in en eski ticari yapılarından biri olan Hışvahan’ın restorasyonu, Anıtlar Kurulu’na bağlı olarak tamamen aslına uygun bir şekilde yapıldı. Konak, eski kimliği zedelenmeden, modern dokunuşlarla günümüze uyarlandı. Çarpıcı bir dekorasyona sahip olan Hışvahan, bölgede daha evvel görülmemiş bir tasarım anlayışıyla ele alındı. Mistik ve modern detaylarla zengin bir atmosfer oluşturuldu. Deneyimli mimarlar ve danışmanlardan oluşan çok yetenekli bir ekiple çalışan Mine Özmen, özellikle dekorasyonun ahşap ve metal tarafında Gaziantepli ustaların ve zanaatkarların el işçiliğinden faydalandı. İçerisinde iki ayrı restoran, 10 otel odası ve dükkanlar olan Hışvahan bugün yurtiçi ve yurtdışından her gün yüzlerce misafir ağırlıyor.
Gaziantepli şeflerle çalışıyor
6 yıl önce Gaziantep’in yöresel mutfağını Türkiye’ye ve dünyaya ulaştırmak adına yola çıkan Özmen, Hışvahan’ın menüsünü kebabın yanı sıra; aile büyüklerinden öğrendiği, Gaziantep’in evlerinde pişen yöresel yemeklerden oluşturdu. Etrafından pek çok kişinin, “Hiç satmaz, menüye ekleme” dediği yemekler en çok tercih edilen yemekler haline geldi. Özellikle Gaziantepli şeflerle çalışmaya özen gösteren Özmen, Gaziantep mutfağında mevsimsel çeşitlilik olduğunu, bunu da ancak Gaziantepli ustaların bildiğini söylüyor. Geleneksel tariflerle yaptıkları tam 450 çeşit yemeği konuklarına sunan Mine Özmen, Gaziantep mutfağının yaşaması ve tanıtılması için çaba gösteriyor.
“Severek yapmadığınız hiçbir şey lezzetli olmaz”
550 yıllık tarihi bir değeri hayata döndürmenin ve turizm sektörüne kazandırmanın hem zorlu hem de heyecanlı olduğunu belirten Özmen, “Küçüklüğümden bu yana annemin, büyükannemin yemek yapmasına hayranlık duyardım. Bu bence gönül ve sevgi işi. Severek yapmadığınız hiçbir şey lezzetli olmuyor. O uzun sofralar, o yemek kokuları hep güzel anılardı benim için… Ben de ailemden miras yemekleri misafirlerime sunuyor ve o güzel anıları yeniden yaşatmaya çalışıyorum. Daha önce böyle bir girişimde bulunmasaydım, bu işe sadece konuk ağırlayarak devam etseydim, büyük ihtimalle bu iş her zaman aklımın bir köşesinde kalacaktı. Ancak şu an ‘iyi ki’ diyebiliyorum. Hışvahan’a gelen misafirlerimi de evimdeki özenle ağırlamaya çalışıyorum. Denemekten hiçbir zarar gelmez” diyor.
Hedefinin, dünyaya açılarak herkese Gaziantep’in eşsiz lezzetlerini tanıtmak olduğunu ifade eden Özmen, sürekli olarak gelişim gösteren ve bu gelişimleri not alıp, etki mekanizmasını arttıran bir yapıya sahip olduklarını ve her gün adım adım büyümeye devam ettiklerini bildiriyor. Şu an Hışvahan olarak 60 kişi, grup şirketi olarak ise yaklaşık 200 kişiden fazla çalışanları olduğunu belirten Özmen, aileleri ile birlikte yaklaşık 1000 kişinin hayatına dokunduklarını sözlerine ekliyor.
Bu yolculuğa annesinden, anneannesinden ve babaannesinden ilham alarak ve ailesinin büyük desteğiyle başladığını söyleyen Mine Özmen, başarısı ve azmiyle her zaman desteklediği ve gurur duyduğu Gamze Cizreli’nin de esinlendiği isimlerden biri olduğunu ifade ediyor. Özmen, çalışan ve üreten, pozitif bir ekiple yola devam ettiklerini, güler yüzlülük ve saygı önceliği ile hizmet verdiklerini vurguluyor. Kısa zamanda çok önemli bir başarı elde ettiklerinin altını çizen Özmen, kuruldukları ilk yıl Tarihi Kentler Birliği’nin özel ödülüne layık görüldüklerini, sonrasında ise Hollanda’da gerçekleşen “Dünyanın tasarımı en iyi mekanları” içerisindeki 500 projeden ilk üçe kaldıklarını gururla anlatıyor.
“Kadınların isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yok”
Kadın girişimci sayısının artmasına rağmen, sayının henüz istenilen seviyede olmadığını bildiren Özmen, “Eğer bir işe kadın eli değerse o iş bambaşka bir hale geliyor. Kadınların farkındalığı artık çok daha yüksek. Her geçen gün kendilerini geliştirmeye yönelik yaklaşımları artıyor ve daha cesurlar. Kadınlar her geçen gün iş hayatında daha aktif rol alıyorlar.
Kadınların istihdamına yönelik birçok proje geliştiriliyor ve burada kadınların birbirleri için sağladığı iş olanakları da artıyor. Kadınların isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yok. Azim gösterdikleri ve yılmadan azimle çalıştıkları zaman, kadınların aşamayacağı hiçbir engel yok. Kadın isterse her şeyi yapar; sadece kendilerine güvensinler” diye konuşuyor.
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.