“Üretmek bağımlılık yapan enfes bir doyum, paylaşmak ise en büyük keyif”

Oluşturma Tarihi : 06 Mayıs 2024 Pazartesi

Kurumsal hayatta beyaz yakalı bir çalışanken hayali Ege’ye, baba ocağına dönüp toprakla uğraşmaktı. Anadolu topraklarının bereketi ve sunduğu biyoçeşitlilikten etkilenen ve “Ne yapabilirim?” diye düşünen Aslı Aksoy, yurtdışı iş gezisinde lezzetinden çok etkilendiği kuşkonmazın üretimine başladı. Aksoy’un Muğla’da kendi köyündeki kadınlarla 2,5 dönüm arazide başlayan hikayesi 7 yılda 100 kat büyüklüğe ulaştı. Aksoy, “Üretmek bağımlılık yapan enfes bir doyum, paylaşmak ise en büyük keyif” diyor.

“ Bir işi ya tam yap ya hiç yapma” diyen bir babayla, “Her ne yapıyorsan onu tutkuyla yap” diyen bir annenin iki kızından biri olarak İzmir’de doğdu Aslı Aksoy. Karşıyaka Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme bölümünü 2003 yılında bitirdi. Ardından Koç Üniversitesi’nde Turquality programı kapsamında Executive MBA programını tamamladı. İş hayatına, çok sevdiği İzmir’de, Philsa A.Ş.’de insan kaynakları bölümündeki stajı ile başladı. Ardından AXA Sigorta’da satış yöneticiliği ve Sun Tekstil A.Ş.’de marka yöneticiliği pozisyonlarında görev aldı.

Aslı Aksoy

2007 yılında, “Mevzu bahis kariyerse şarttır” diyerek yönünü İstanbul’a çevirdi. Fransa ile Rusya başta olmak üzere ağırlıklı olarak yurtdışında faaliyet gösteren kadın giyim markası BGN’nin perakende ve marka müdürü olarak çalışmaya başladı. İstanbul serüveni zorunluluktan doğmuştu, onun kökleri Ege’deydi. Kocaman bir aileden kopmuş, dostları İzmir ve Ankara’da kalmıştı. Yalnız ve buruk olmasına rağmen yeni bir işin de heyecanını taşıyordu içinde. Bir taraftan da İstanbul’a alışmaya çalışıyordu, öte yandan çok çalışıyordu, çalışkan, azimli, çalışmayla beslenen bir kadındı.

İşi gereği çok seyahat ediyor ve farklı ülkeleri görmekten oldukça keyif alıyordu. Genç bir kadın olarak moda dünyasının cazibesi de onu çok etkilemişti. Her ne kadar yaptığı işten keyif alsa da 5 yılın sonunda gerçekten istediği hayatın bu olmadığını anladı. 2013 yılında çoktan özlemleri hayallere, hayalleri ise “gerçek Aslı’yı” içine tam olarak yerleştirdiği hedeflere evrilmişti bile! Yeni hedefleri ile paralel olarak moda işlerinden vazgeçip gıda sektöründe çalışma kararı aldı. Üç yıl doğal ve organik ürün grupları ile Anadolu’nun geleneksel ve yöresel ürünlerini tüketici ile buluşturan Nar Gourmet’nin pazarlama müdürü olarak görev yaptı ve burası “Bu iş kadın işi değil dediler” “Bana bu işe başlarken ‘köyde yapamazsın’ dediler… Aslında tam olarak öyle demediler de; tarlayı kiralamışım fidelerimi dikiyorum, kahvedekiler bıyık altından gülüyor…

Tarlalarda sadece kadınlar çalışıyorken bana ‘bu iş kadın işi değil’ diyorlar. Anlayamıyorum onları haliyle… Komşularım olan kadınlarla başladık işe, ilk günden bugüne aynı çekirdek ekip ile çalışıyorum. Kızlarım diyorum kuşkonmazlarımıza. Kadın hassasiyeti, sabrı, beden gücü, el emeği, göz nuru, sevgisiyle büyütüyoruz onları. Günde hep birlikte hassas bir kesim için 10 bin kez toprağa eğilip kalkıyoruz, sezonda kişi başı 100 km yürümüş oluyoruz… Traktörümüzü de kendimiz kullanıyor, sevkiyatımızı kendimiz yapıyoruz. Demek istediğim; kadının kariyerinin çocuk yapmak ile sınırlı olduğunu düşünen zihniyetin karanlığı hep vardı.Hepimiz yaşadık, yaşıyoruz. Henüz yola çıkacak olanların da yaşama ihtimali yüksek. Ancak girişimci kadınların sayısı her gün artıyor, işlerimiz her gün daha görünür oluyor. Yarattığımız değerler, bizim adımıza gür sesle konuşmaya çoktan başladı!

İşte bu kadınların yüksek ivmeyle ekonomiye katılımını hızlandıracak ve artık durdurulamaz. Kritik eşiği atlamak üzereyiz.” TÜRKİYE’NİN GİRİŞİMCİ KADINLARI www.kadindostumarkalar.org 35 çok keyif aldığı yeni bir okul oldu. Aksoy’un aklında bir gün baba toprağına temelli yerleşip toprakla uğraşmak vardı. Anadolu topraklarının bereketi ve sunduğu biyoçeşitlilik, kırsalda üreten kadının yarattığı değerler onu çok etkiledi. Algıları sürekli açık şekilde yeni ürün fikirleri, üretim modelleri ile dolaşıyor ve kendisine “Ne yapabilirim?” diye soruyordu. Aradığı sorunun yanıtını, New York’ta katıldığı bir fuarda tabağına konulan, görüntüsü ve lezzetine, yanındaki ızgara et ile birlikte uyumuna bayıldığı kuşkonmaz verdi.

Aslı Aksoy 1

Türkiye’ye döndüğünde kuşkonmaz çeşitlerini araştırmaya başladı. Üretimi meşakkatli deniyor, “Sen ne etcen kuşkonmazı, ceviz yap” diyenler çıkıyor, anavatanı Anadolu coğrafyası olmasına karşın sofralarda yeri yok, kimse pek bilmiyor. Aslı Aksoy da bir yandan araştırdı, Hollanda ve İspanya’daki üreticilerden bilgi almaya çalıştı. Çokça okuyup internette Asparagus’un izini sürdü, Türkiye’de kuşkonmazın en büyük üreticisi Nomad Tarım’ın Eskişehir Sarıcakaya’daki tarlalarında çalıştı ve en çok orada öğrendi. Diğer taraftan da Bergama’dan Torbalı’ya; Aydın’dan Dalaman’a tüm Ege’yi gezip kendisine tarla aramaya başladı. Ama araziler çok pahalı, kiralar yüksekti. Sonunda Muğla’dan köylüsü Hasan Abi’sinin kapısını çaldı. Hasan Abisi, yeni fikirlere açık, çalışkan bir çiftçiydi. “Haydi! Sen toprağı iyi bilirsin, emeğini koyarsın, küçük bir alan açarsın tarlanda bana. Ben sana ülkemiz için çok yeni, katma değeri yüksek yeni bir ürün fikri, bilgi ve fide getireceğim. Deneyeceğiz birlikte bu işi” dedi. Ve 2014 yılında 2,5 dönüm alanda, pilot üretim ile ilk kuşkonmaz bahçesini kurdu.

İstanbul’daki işini ise hemen bırakmadı. Bir yandan çiftliği öğrenirken bir yandan bitkilerin gelişimini takip etti. Sonuçlar muazzamdı. Olacaktı bu iş! Aslı Aksoy, 2015 yılında ticari büyüklükteki ilk dikilişini, 20 dönüm arazide Muğla Yeşilçam Köyü’nde gerçekleştirdi. İlk hasada sadece aylar kala, 2016 yılının Ekim ayında, İzmir’deki mutlu çocukluğunu, ODTÜ’teki öğrenciliğini, İstanbul’daki çok yıllık profesyonel iş ve hayat tecrübesini bir cebine; hayallerini, sağlıklı ve iyi yemek tutkusunu diğer cebine koydu ve Ege’ye, toprağına, köyüne döndü. Beyaz yaka bir çiftçi oldu. Her gün toprağa dokundukça şaşkına dönen, eken, ektiğini emekle büyüten, büyüttüğünden ekmek yiyen mutlu bir çiftçi oldu ve ömür boyu devam edecek doktorası başladı.

Elibelinde, kadın, emek ve bereketin sembolü

Toprakla birlikte sabrı ve tevekkülü öğrendiğini, korumanın, sahip çıkmanın, üretmenin ve paylaşmanın hazzını yaşadığını, her anından keyif aldığını, tutumlarının zamanla değiştiğini ve geliştiğini hissettiği yeni bir hayatın başladığını söyleyen Aksoy, markasına Elibelinde ismini verdi. Aksoy, “Kadın, emek, verimlilik ve bereketin sembolü.

Geleneksel motiflerimizden biri olarak, kilim ve halılardan tanıyoruz onu. Aynı zamanda uğur, kısmet ve neşeyi, kendinden gayret alan kadını sembolize ediyor. Elibelinde, bizi, çiftçi kadınları, toprağa olan tutkumuzu, yaptığımız işi, işimizi yaparken her sabah kalbimizden geçen dilekleri, birlikteyken gücümüzü, inancımızı, ortak tek bir amaç etrafında kenetlenerek adım adım başarıyı ifade ediyor.”

Tarlayı tüm köyün kadınları ile birlikte işletiyor

Tarlayı tüm köyün kadınları ile birlikte işletiyor

Kuşkonmaz üretimi, çok yıllık bir üretim süreci olduğu için ilk 2 yıl ürün alınmıyor. Üçüncü yılında hasat başlıyor, tarla dördüncü yılında tam verime oturuyor. On yıl boyunca aynı tarlada hasat devam ediyor. “İlk hasadımızda, bizi başından beri destekleyen ailemizde öyle bir sevinç oldu ki en şenlikli hasat festivallerini gölgede bırakır. Önce 20, sonra ilave araziler derken bugün 40 dönüme ulaşan Elibelinde tarlalarını, Muğla’nın Yeşilçam Köyü’ndeki komşularımla, tüm köyün kadınları ile birlikte 2015’ten bu yana işliyoruz. Bu süreçte ahırdan dönüştürdüğümüz damı, içinde soğuk odası bulunan bir paketleme tesisi yaptık” diyen Aslı Aksoy, 2018’de gıda güvenliğine uygun; çevre, hayvan ve insan sağlığını gözeterek sürdürülebilir üretim yaptıklarını onaylayan Tarım Bakanlığı’ndan İyi Tarım Uygulamaları Sertifikasını aldı. İlaç ve kimyasal gübre kullanımını tamamen reddedip 2019’da organik tarıma geçiş sürecini başlattı.

Hedef 2025’de 200 ton üretim

 2017 Mart ayında 7 ton ürünle ilk hasadı gerçekleştiren Aksoy, 2018 yılında hasadını 10 tona çıkarttı ve 20 dönüm daha dikim yaparak toplam arazisini 40 dönüme taşıdı. 2020 yılında Asparagus Tarım A.Ş.’yi kuran ve Antalya Tigem Boztepe İşletmesi içinde 212’de alan kiralayan Aksoy, şirkete yüzde 25 ortaklık payı ile yatırım alarak 2020 baharında 140 dönüm; 2021 yılında 70 dönüm alanda dikilişleri tamamladı. 2021’de üretim 20 ton olarak gerçekleşirken bu yıl 80 tona çıktı.

Aslı Aksoy, yatırımı tamamlanmış tarlaların tam hasada geleceği 2025 yılında yıllık üretim kapasitesini yılda 200 ton seviyesinin üzerine çıkarmayı öngörüyor.

7 yılda 100 kat büyüdü

7 yılda 100 kat büyüdü

Hedefinin Türkiye’de yeni bir pazar yaratmak ve ihracatçı konumuna gelmek olduğunu söyleyen Aksoy, “Bunun için dikili alanların kısa süre içinde birkaç bin dekar alana ulaşması gerekli. Bu hedefe yönelik bir yandan sözleşmeli ve örgütlü üretimi destekliyor, diğer yandan yeni yatırım projelerini değerlendirip özellikle kadın emeğinin küresel değer zincirine entegre olması için çalışıyoruz.

Sadece taze olarak değil kuşkonmazın işlenerek dondurulması, konserve/turşu yapımı, kurutulması süreçlerine çalışıyor; yenilikçi üretim teknikleri ile ilkbahar dışında da hasat programlarını hayata geçiriyoruz. 2022 yılında ülkemiz toplam yerli üretiminin 250 ton civarında olduğunu düşünürsek, bu büyüme rakamlarımız ile hedefimize emin adımlarla yürüyoruz. Bugün ulaştığımız büyüklük, 250 dönüm. İlk günden bu yana 7 yıl geçti ve biz 100 kat büyüdük” diyor.

2 Kadınla başladık, şimdi 50 kişiye ulaştık.

 Üretmenin, sürdürülebilir güvenli gıdanın Türkiye’nin geleceği için hayati bir mesele olduğunu ifade eden Aksoy, “Kırsaldan kente göçün yarattığı derin ekonomik ve sosyal sorunların çözümü de burada: Sürekliliği sağlanmış ve güven duyulan iş imkanlarının yaratılması. Biz bunu 7 senedir köyümüzde başardık. 2 kadınla başlamıştık, şimdi ekibimiz Antalya tarlamızla birlikte 50 kişiye ulaştı. Bir tarla ile en az 12 yıl devam edecek bir ekonomi yaratıyorsunuz” diye konuşuyor. Aksoy, sınırlı kaynakların doğru kullanımı ve kaynakların kirlenmesini önlemek; verim düşüklüğü ve ürün kayıplarını henüz tarladayken önlemek üzerine çalışmalar yaptıklarını söylüyor.

Türkiye’de tarımsal düzenin üretiminin kalbinde kadın emeği olmasına rağmen sektörde karar vericilerin erkekler olduğunun altını çizen Aslı Aksoy, “Bir kadın olarak, kadın girişimci olarak, işin kendisinin ötesinde bir de her aşamada ek olarak ispat ve ikna sürecine tabisiniz. Bu görünmez bir el gibi hep üzerinizde… Hız kesmenizi ister gibi aslında bunu isteyerek de yapmıyor ama yapıyor işte… Ancak kadınların emeğini görünür kılarak ve birlikte, ortak tek bir amaç etrafında kenetlenerek adım adım başarmak. Başardıkça ispatlamak, ispatladıkça ikna etmek… Bugün geldiğimiz noktada, bu kez kadın olarak bu işleri başardığımız için takdir topluyoruz. Bu da dezavantajın avantaja dönüşmesi anlamına geliyor. Fakat her iki durumun da özünde haklılık yok bence. Yine de eşitlik, bir kavrayış olarak içselleşmediği sürece bunu avantaja dönüştürebildiğimiz her an çok kıymetli çünkü o zaman bir kadın girişimi olduğumuz için destek almak mümkün olabiliyor” şeklinde konuşuyor.

En büyük ilhamı Gamze Cizreli’den aldı

2021 yılında KAGİDER, Garanti Bankası ve Ekonomist’in birlikte düzenlediği Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nın, Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi olan ve iyi derecede İngilizce bilen Aslı Aksoy aynı zamanda KAGİDER üyesi bir girişimci. İşini tutkuyla yapan başarılı girişimcilerin kendisini çok etkilediğini söyleyen Aksoy, işe başlarken en büyük ilhamı güçlü, tutkulu, pes etmeyen ve işini aşkla yapan bir kadın girişimci olan Gamze Cizreli’den almış.

Yıllar sonra Gamze Cizreli’nin Big Chefs Cafe’lerde “Toprağın Kadınlarından Sofralara” projesinin parçası olan Aksoy, Tunus Hükümetinin Birleşmiş Milletler ile düzenliği Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi konferansına Cizreli ile birlikte gitmiş ve bu unutamadığı anlardan biri olmuş. Aksoy’un girişimci yanını en çok besleyen kitap ise Starbucks-Gönlünü İşe Vermek kitabı olmuş.


0/(0)
06 Mayıs 2024 Pazartesi
Yorum (0)


Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.


Kategori'ye Ait Diğer Haberler