TÜRKİYE’DE DOĞA DOSTU PIRLANTA MARKASINI YARATTILAR

Oluşturma Tarihi : 10 Mayıs 2024 Cuma

Türkiye’de laboratuvar pırlantasının öncüsü olmak ve tüketiciyi yeni nesil pırlanta ile tanıştırmak için cesaret ve kararlılıkla çıktıkları girişim yolculuğunda ilerleyen ve doğa dostu Eko Pırlanta markasını kuran Melissa Güzeliş Boyacı ve Simge Güzeliş Kaynar, sektöre yön veren kadınlar olma yolunda emin adımlarla ilerliyor…

Yıllardır mücevher sektöründe hizmet veren deneyimli bir aile şirketinin içinden çıkıp yeni nesle uygun ve doğa dostu bir marka yaratmak için adım atan iki girişimci kız kardeş Melissa Güzeliş Boyacı ve Simge Güzeliş Kaynar ile girişimcilik yolculukları, başarıları ve girişimci olmak isteyen kadınlara tecrübeleri ışığında verecekleri faydalı tavsiyeleri hakkında ilham veren bir söyleşi gerçekleştirdik. Keyifli okumalar…

Bize biraz kendinizden ve kariyer yoluculuğunuzdan bahseder misiniz? Özellikle kadınlar için albenisi oldukça fazla olan bir sektörde 2 kardeş kadın girişimci olarak var olmak nasıl bir duygu?

Melissa Güzeliş Boyacı Simge Güzeliş Kaynar kırpıkkMelissa: Ben Melissa Güzeliş Boyacı, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesinden birincilikle mezun oldum. Mücevher sektöründe öncü olan bir ailenin 4. kuşak temsilcisiyim. Pırlantalı mücevher sektöründe hizmet veren aile şirketimizde 20 yıl boyunca ürün yönetimi, dijital pazarlama ve toptan satış alanlarında görev aldım. Bu sayede pırlanta ve mücevheri yakından tanıma fırsatım oldu. Uluslararası bir laboratuvarın pırlanta derecelendirme eğitimini tamamlayarak Uluslararası Pırlanta Değerlendirme Uzmanı sertifikası aldım. Yıllar içinde edindiğim birikim ve deneyimimi değişen dünyaya uyum sağlamak ve mücevher sektörüne yeni bir perspektif getirebilmek için kullanmaya karar verdim. Böylelikle, aile şirketindeki görevimden ayrılarak kız kardeşimle beraber Eko Pırlanta markasını kurdum. Eko Pırlanta yeni nesil mücevher ihtiyacına cevap verebilmek için tasarlanmış bir markadır. Tasarladığımız ürünlerde üretilmiş pırlantalar kullanarak çocuklarımıza ve gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakma fikrini mücevher ile birleştirmeyi hedefledik.

Simge Güzeliş Kaynar: Ben de ablamın yolundan ilerleyerek, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesinden birincilikle mezun oldum. Mücevher sektöründeki öncü markalardan olan aile şirketimiz sayesinde, küçük yaşlardan beri farklı değerli taşlar hakkında bilgi sahibi oldum ve mücevher tasarımına olan ilgimi keşfettim. Benim de iki oğlum var. Çocuklarımız olduktan sonra yeni nesli düşünerek sürdürülebilirlik üzerine inşa edilmiş özgün bir marka yaratmaya karar verdik. Bu anlamda, ablamla mücevher sektöründeki bilgi ve birikimimizi tasarımlarımla birleştirerek yepyeni, doğa dostu ve dinamik bir marka olan Eko Pırlanta’yı yarattık.

Girişim hikayeniz, yolculuğunuz nasıl başladı? Sizi tetikleyen bir unsur oldu mu?

100 yıllık bir marka olan aile şirketimiz sayesinde birçok alanda tecrübe sahibi olduk. Değerli taşlar ve mücevherlerin üretim, satış ve pazarlama gibi farklı süreçlerini deneyimleyip yurtdışı fuarları ile dünya trendlerini de yakından takip ederek kendimiz için bir şeyler yapmaya karar verdik ve yeni markamızı şekillendirdik. Her ikimiz de anneyiz ve çocuklarımız daha iyi bir geleceğe sahip olsun fikriyle yola çıkıp, ileri teknolojiyi kullanarak üretilmiş pırlantalardan oluşan mücevherlerimize hayat verdik. Yeni nesli düşünerek “E”n “K”ıymetlimiz “O”nlar mottosuyla Eko markasını yarattık. Çıkış noktamız, çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakmak için yurtdışında gündemde olan ancak Türkiye’de henüz bilinirliği olmayan laboratuvar pırlantalarını ülkemizle tanıştırarak doğa dostu, dinamik ve yeni nesle hitap eden bir marka yaratmak oldu. Üretilmiş Pırlantalar, doğadan çıkarılan pırlantalar ile aynı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip oldukları halde doğaya zarar vermeden üretilmektedir ve doğal pırlantaya kıyasla fiyat avantajı sağlamaktadır. Yıllardır mücevher sektöründe deneyimli bir aile olarak, Türkiye’de laboratuvar pırlantasının öncüsü olmak ve tüketiciyi yeni nesil pırlanta ile tanıştırmak için Eko Pırlanta markasını kurduk.

Aileniz ve çevrenizden olumlu ya da olumsuz anlamda nasıl tepkiler aldınız?

Aile mesleğimiz yıllardır pırlantalı mücevher olduğu için ilk başta babam bu fikre çok sıcak bakmadı ancak zaman içinde o da laboratuvar pırlantalarının gelişen dünyanın ihtiyaçlarına cevap veren bir ürün olduğuna hak vererek bize destek oldu. Şimdi geldiğimiz yerden çok memnun ve bizi çok destekliyor. Babamızın desteği ve aile şirketimizin sektördeki bilinirliği ise tüketici güvenini kazanmak için bize çok büyük bir avantaj sağladı. Bilinen bir mücevher markası olan aile şirketimizden ayrılarak, sıfırdan yepyeni bir girişimde bulunmamızı bazıları eleştirip yargılarken, yakın çevremizdekiler doğal pırlantaya yeni bir alternatif sunan yeni marka girişimimizi gönülden destekledi.

“Biz gerçekten bu işin başarılı olacağına inandık”

melissa boyacı  kırpıkMarka yolculuğunuzda önünüze çıkan engeller oldu mu? “Yapamazsın”, “Kolay değil” diyenler oldu mu? Olduysa eğer bu tür engellerin üstesinden nasıl geldiniz?

Bizi destekleyenler kadar “yapamazsın” diyenler de oldu. “Hali hazırda var olan bir aile şirketinden ayrılarak böyle bir şey yapmaya ne gerek var” diyenler, “Bu iş Türkiye’de tutmaz” diyenler ve “Sizin gibi sektörde bilinen bir ailenin bu işe girmesi tehlike arz eder” diyenler oldu. Ancak, biz gerçekten bu işin başarılı olacağına inandık ve her türlü önyargıya rağmen üretilmiş pırlantaları Türkiye’ye tanıtan ve tüketiciyi bu konuda bilgilendirmeyi seçen doğa dostu markamızı kurmaktan vazgeçmedik. Şu an geldiğimiz yerden çok memnunuz ve iyi ki eleştirileri dikkate almayarak denemekten vazgeçmemişiz diyoruz. Pırlantalı mücevher sektöründe, doğal pırlantaya kıyasla daha uygun fiyatlı bir alternatif sunduğu için hala sektör tarafından oldukça eleştiri alıyoruz ancak bu eleştiriler bizi güçlendiriyor ve işimizi en iyi şekilde yapmak için çalışmaya devam ediyoruz.

İşletmeniz/ Girişiminiz sizce ne gibi farkları ortaya koyuyor? İş fikrinizin sizi başarıya taşımasında en etkili unsur nedir?

Günümüzde yapılan araştırmalar gösteriyor ki artık tüketici, alışveriş yaparken bir ürünün markasından ziyade o ürünün sürdürülebilirliğine, doğa dostu olmasına ve sosyal sorumluluk yönüne eskisinden çok daha fazla önem veriyor. Eko pırlantalar fiziksel, kimyasal ve optik özellikleriyle doğadan çıkarılan pırlanta ile eşdeğerdir. Doğal pırlantalar yerin yüzlerce kilometre altında oluştukları için doğadan çıkarılma aşamalarında doğal alanların tahribatına ve yoğun bir enerji ve su sarfiyatına sebep olmaktadır. Bunun aksine üretilmiş pırlantalar karbon atomlarının pırlanta oluşum şartları yaratılarak oluşturulmaktadır. Bu sayede tesislerde üretilen her bir karat pırlanta doğadan çıkarılan pırlantaya kıyasla 65 kg karbondioksit salınımının önüne geçmektedir. Eko Pırlanta ekolojik avantajı sebebiyle, özellikle genç neslin daha çok tercih etmek isteyeceği yeni bir markadır. Bunun dışında, mücevher sektörü tüketici ve satıcı arasında güven gerektiren bir sektördür. Bir tüketici olarak kuyumcunuza güven duymanız oldukça önemlidir. Üretilmiş pırlantalarımız uluslararası geçerliliğe sahip pırlanta derecelendirme laboratuvarları tarafından tanınıp doğal pırlanta ile aynı değerlendirme kriterlerine göre sertifikalandırılmaktadır. Bu laboratuvarlar doğal pırlantaları da sertifikalandırmaktadır. Bu sayede, tüketici uluslararası güvencesi olan bir ürün alırken doğal pırlanta ile aynı ışıltıya hem doğaya zarar vermeden hem de daha uygun bir fiyata sahip olabilecektir. Kısacası, sağladığı fiyat fayda avantajıyla doğa dostu markamız sektördeki mücevher markalarının aksine yenilikler ve tüketiciye farklı avantajlar sunan yeni nesil bir markadır.

Sizce şirketlerde ve ardından da ekonominin genelinde kadın gücünün artması neleri, nasıl etkiler?

Kadınların olduğu yerde her şey daha iyiye doğru gider, bir düzen olur ve hızla gelişir. Üretimden, ambalaja ve satışa tüm süreçlerde kadının elinin değdiği yerler gözle görülür bir fark yaratmaktadır. Mücevher sektöründe tüketicilerin büyük çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır ancak henüz sektöre yön veren isimler arasında kadınlar azdır. Bizce, büyük oranda tüketicisi olduğumuz bu sektörü kadınlar olarak zevkimizle, iş yapış şeklimizle ve aktif rollerde yer alarak daha çok şekillendirmeliyiz. Örneğin, son 5 yıldır mücevher sektöründeki kadın gücü artmaktadır ve bu da sektöre reklam, satış ve hizmet anlamında birçok gelişme getirdi. Umuyoruz ki ilerleyen yıllarda da daha çok kadın gücünü arttırıp sektöre ve ekonomiye büyük katkılar sağlayabilelim.

Sektörünüzde kadın etkisinin artmasıyla ilgili gelecek öngörüleriniz nelerdir? Türkiye ve dünyada gelecek 10 yılda kadın girişimlerine dair nasıl bir tablo oluşacağını öngörüyorsunuz?

R107506 EKRD0012 0001, copyMücevher sektöründe kadın etkisinin artmasıyla, tasarımlar güçlenir ve yaratıcılık artar. Şu an daha fiyat odaklı satış üzerinden ilerlemek durumunda kalan mücevher markaları kadının etkisinin artmasıyla fiyat odaklı satış ve rekabetten kurtulup sektörü farklı bir yere taşıyabilir. Mücevher fuarlarından da bildiğimiz üzere aslında, Türkiye mücevherde trendleri belirleyen ülkeler arasındadır ancak kadının etkisinin artmasıyla bu belirleyicilik daha da artar ve Türkiye’yi dünya mücevher sektöründe daha çok tercih edilen yere taşıyabilir.

Bu yönde kadın girişimci adaylara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Uzun yıllardır aile firmamız içerisinde iş hayatında yer aldıktan sonra, konfor alanımızdan çıkıp kendi ayaklarımız üzerinde durmak ve yeni baştan bir şeyi inşa etmek oldukça zor aslında ancak tereddütleri bir kenara bırakıp mutlaka denemelisiniz. Kadın girişimcilere tavsiyemiz; bir fikirleri varsa bir adım atmak için mutlaka cesur olmaları ve en azından denemeleri yönünde olur. Çünkü denemeden insan ne yazık ki bilemiyor ve belki de çok başarılı olacağı bir şeyi çekinceleri sebebiyle erteleyebiliyor ya da hayata geçirmiyor. Bu anlamda kendinize inanmak, adım atmaktan ve denemekten asla vazgeçmemek gerekiyor. Çünkü, insanın ayağına fırsat her zaman gelmiyor ve farklılık yaratabileceği inandığı bir fikri olduğu zaman sonucunda başarılı ya da başarısız olacağının kaygısını taşımadan mutlaka denemesi gerekiyor. Kadınlar kendilerine inandıkça ve başardıkça daha özgüvenli ve daha mutlu bireyler olacaklar.


0/(0)
10 Mayıs 2024 Cuma
Yorum (0)


Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.


Kategori'ye Ait Diğer Haberler